OK Computer'ın yayımlanmasının üzerinden 20 yıl geçmesi münasebetiyle, kimisi albüm için kimisi başka projeler için kaydedilmiş ve bu güne kadar gün yüzüne çıkmamış kayıtlar yayımlandı. Şarkıları henüz ancak birkaç kez dinleyebildim. Şarkıların kendileriyle ilgili izlenimlerim olumlu, belki OK Computer'daki pek çok şarkıdan daha zayıflar, ama OK Computer ile karşılaştırılmadıklarında, tek başlarına oldukça "güçlü" oldukları söylenebilir. Şarkıların bana asıl düşündürdüğü ise, kendilerinden ziyade popüler müziğin genel durumu oldu.
Şu şarkıyı bir dinleyin lütfen:
Şarkının “güncel” tınlamasının sebebi, popüler müzikte -özellikle de rock’ta- son 20 yıldır gerçekten “yeni” denebilecek işlerin pek çıkmıyor oluşu. 1957-1977 arasında da 20 yıl var; ama o arada “icat edilmiş” müzik türlerini say deseniz, ben bir çırpıda, hepsi de birbirinden popüler olan, en az 30-40 farklı janr sayarım. Aynı şey 67-87 ve 77-97 yılları için de geçerli. Peki 1997-2017? Son 20 yıl içerisinde “yeni” olarak sunulan her şey ya “bilmemne revival” ya da “neo-bilmemne” olarak adlandırıldı, çünkü kendi başlarına yeni bir şeyler sunmuyor, ancak daha önce var olmuş türleri kendilerine dayanak noktası alarak sözümona “yeni” bir şeyler üretiyorlardı.
Elbette müzik her zaman geçmişe referansla yapılır, ancak dönem dönem bu referansın yanına mutlaka geçmişteki müziği dönüştürecek bir şeyler de eklenir ve böylece ortaya gerçekten yeni denebilecek bir şeyler çıkar, bir sentez oluşur. Son 20 yıldır ise sentez yerine pastişler dinliyoruz. Yine geçmişe referanslar var, ama “geçmişe referanslar + yeni fikirler” yerine “geçmişe referanslar + geçmişe başka referanslar” formülü işliyor. Böylece ortaya sentezler yerine pastişler çıkıyor. Zaman zaman bunun sebebini anlıyor gibi hissetsem de, henüz tam olarak çözebilmiş değilim. 50lerden 90lara kadar çok fazla şeyin denenip aşırı bir çeşitliliğe ulaşılmış olması belki bir sebep, yine aynı dönem içerisinde teknolojinin yüksek gelişme hızı ile bu teknolojinin müziğin emrinde kullanımı da bir sebep. Evet, son 20 yılda da teknoloji gelişti, ama 57-77, 67-87 veya 77-97 arasındaki teknoloji farkı, 97-2017 arasındaki teknoloji farkından çok daha ötede, hâliyle teknolojik gelişim hızındaki bu yavaşlama, teknolojinin müzik üzerindeki yenilikçi etkisini de azaltıyor. Fakat bu iki etken, ne ayrı ayrı ne de birlikte, popüler müziğin son 20 yıldaki durumunu açıklamakta bana yeterli gelmiyor. Bunların ötesinde, benim düşünemediğim sebepler de var mutlaka. Asıl merak ettiğim ise, bütün bunların arasında doğrudan insanoğlunun yaratıcılığına ve bu yaratıcılığın sınırlarına ilişkin sebeplerin de bulunup bulunmadığı.
1 yorum:
Söylemek istediğimin özü şu aslında: Son 15-20 senedir belirli soundscape'lere sıkışıp kaldık ve yenilerini üretemiyoruz.
Bundan 15-20 sene öncesine kadar, önce bir janr biçimlenmeye başlar, sonra temel karakteristiklerini kazanır, bir süre sonra da donardı. Ardından bağlantılı veya bağlantısız yeni janrlar ortaya çıkardı (ve asıl zenginlik aynı anda bir sürü yeni janrın pıtrak gibi ortaya çıkabilmesiydi). Misal psychedelic rock 1965'te biçimlenmeye başladı, 1966'da karakteristik özelliklerini oturtmaya başladı, 1967-68 ve 69'da klasiklerini oluşturdu, 1970'te marjinalleşmişti bile. Çünkü 1969'da progressive rock denen başka bir tür, karakteristik özelliklerini oturtmaya başlamıştı. Artık bir müzik, 2017'de bile yapılıyor olsa, eğer 1968'deki psychedelic rock karakteristiklerini kullanıyorsa, o psychedelic rock'tır. Eğer bir müzisyen ona başka müzik türlerinden öğeler katıyorsa ama o farklı öğeleri ortaya yeni bir müzik janrı oluşturacak bir anlayışla katamıyorsa o zaman pastişleşir. (Sonra adına "indie pop" veya "indie rock" denir, çünkü müziğin kendisi artık tanımlanamıyordur, hangi üretim ilişkileri içerisinde yapıldığı -bağımsız plak şirketleri- ön plana çıkar, janr tanımının müzikalliği minimuma inmiştir). Progressive rock ne yaptı? Psychedelic öğeleri alıp onlara bazen klasik müzik bazen cazdan öğeler kattı, ama bunları bir pastiş hâlinde sunmadı, sentezlemeyi başardı. O yüzden yepyeni bir soundscape (hatta yepyeni birbirinden farklı soundscapeler) yarattı. Aynı şekilde, punk'ın müzikal kökeni 60ların garage rock'ına dayanıyor. Sound'lar benzer, müzikal yaklaşım aşağı yukarı aynı, ama üstüne 70ler sonundaki neslin 60lar başı ve ortasındaki nesle göre çok daha farklı olan estetik anlayışını ve kültürel dünyasını kattığında, bir de buna müzik stüdyosundaki teknolojik değişimleri eklediğinde ortaya bambaşka bir şey çıktı. Yepyeni bir soundscape. Aynı şeyler elektronik müziğin son 50-60 senelik gelişimi için de geçerli. Artık varamadığımız nokta bu işte.
Eskiden bir tür bir noktada tanımlanmış, "define" edilmiş hâle gelirdi, o türde müzik yapılırdı, birkaç sene içinde o müzik türü özelinde denenebilecek neredeyse her şey denenirdi ve ondan sonra o müzik türü orada biterdi (elbette onu yapmaya devam edenler olacaktır, ama artık o tanımlanmış bir formdur ve o formun özelliklerini kullanarak o müziği yapmaya devam edersin, o yüzden bir yenilik çıkmaz, bir yenilik de beklemezsin). Ardından aynı şekilde başka müzik türleri oluşurdu, bu böyle devam ederdi. 2000lerin başından bu yana böyle bir oluşum yok. O tanımlanmış müzik türleri tekrarlanarak devam ediyor, ama ortaya yepyeni başka bir tür bir türlü çıkmıyor. Eski türler var, onları yapanlar var, eskiden ortaya çıkmış farklı türleri birbiriyle kaynaştıranlar var, ama o kaynaşma yepyeni bir türün doğmasını sağlayamıyor, en azından henüz sağlayamadı. 60larda, 70lerde, 80lerde, 90larda sağlayabilmişti. Şu anda sağlayamaz hâlde. Merak ettiğim şey, bunun sağlanabilecek hâle gelip gelmeyeceği. İlginç bir fenomen bence.
Yorum Gönder