3 Temmuz 2012

Mash-up: Mahmut Tuncer VS. De La Soul - Bakkal Amca Take It Off


Gururla sunuyorum. Mahmut Tuncer'in "Bakkal Amca"'sı ile De La Soul'un "Take It Off"unun mash-up'ı.

2 Temmuz 2012

525 Şarkı (Bölüm 3): Bono -> David Bowie

Rolling Stone Italia'nın Ağustos 2011 tarihli özel sayısında yayımladığı "525 şarkı" listesine devam ediyoruz. Bu liste için Bono, David Bowie'den 15 şarkı seçmiş (diğer pek çokları gibi 10 şarkıyla yetinmeyip 15 şarkı seçmesi beni şaşırtmadı, Bono bu; bununla birlikte her zaman olduğu gibi yine çok konuşmuş ve boş konuşmuş). Neyse, daha fazla yorum yapmadan metni çevirerek aktarıyorum.


Bono: David Bowie (21 -> 35)

"Bu şarkıları Bowie'nin kariyerindeki çok önemli bir dönemden seçtim: benim yeniyetmeliğimle de çakışan bir dönem. Onun bir hayranıydım, ve hâlâ da öyleyim, ama seçtiğim bu kayıtlar yüreğimin ve zihnimin müzik karşısında savunmasız olduğu bir dönemden geliyor. U2, Bowie'ye çok şey borçlu. Eğer Berlin'i, Hansa Studios'u, Brian Eno'yu tanıdıysak hep onun sayesinde. Bowie benim için "maço" şarkıcı ve kadınsılığa doğru yükselen bir ses arasındaki bağlantıyı sağlayan bir link gibidir: Bunun dışında bir mucit, tabii ki, ve sahnede nasıl durulması gerektiğini öğreten bir usta. Birisi "The Claw"un (U2'nun 360 derecelik sahnesi), Bowie'nin "Glasspider Tour"undaki sahneye benzediğini fark etmemi sağlamıştı. Bowie'nin sahnede büyük oynamaktan ve tiyatral olanla (gerekirse dramatik olanla) flört etmekten hiç korkusu yoktu".

1. "Space Oddity", 1969
Her akşam sahneye bu notalar üzerinde çıkıyoruz. Sanki dört astronotmuşuz gibi.

Amerika bu şarkıya Kurt Cobain sayesinde aşık olmuştu. Tuhaf, değil mi? Dünyaya bir şey satmayı asla denememiş bir adam sayesinde.

3. "Changes", 1971
Elvis'in Birleşik Devletler için ifade ettiği neyse, David Bowie'nin de Büyük Britanya ve İrlanda için ifade ettiğinin aynı olduğunu iddia etmek abartı olmayacaktır. Temelinde, farkındalık bakımından bir kuantum sıçraması.

4. "Five Years", 1972
Klasik edebi chanson geleneğine ait gibi görünen bir şarkı. Ayrıca, Ziggy Stardust'ta Bowie, William Burroughs'dan bahsediyordu. 15 yaşımda Çıplak Şölen'i satın almıştım, kesinlikle o yaşa uygun bir okuma. Ama Bowie kitabın içinde yakılmış olan ışığın ne olduğunu fark etmemi sağlayarak beni kitaba hazırlamıştı bile. 

5. "Life on Mars", 1971
Bowie'nin dünyası her zaman artistik ve entelektüel teşvikler açısından zengindi. Yaşadığım yer olan Dublin'le kıyaslayınca, oraya çok uzak bir dünya.

6. "Starman", 1972
David Bowie'yi ilk kez gördüğümde, televizyonda, Top of the Pops programında Starman'i söylüyordu. Gökten düşmüş bir varlığa benziyordu. Amerikalılar Ay'a insan göndermişlerdi, biz kendi Britanyalı astronotumuza sahiptik — üstelik irlandalı bir anneden!

7. "Lady Grinning Soul", 1973
Tahrik edici ve alışılmadık bir parça, Bowie standartlarında bile. Bir sonraki albümde faydalanılacak olan siyah müzik etkilenimleri zaten bütünüyle oradaydı. Roy Bitten'in (E Street Band üyesi) piyanonun attığı o tiyatral solo hakkında ne düşündüğünü öğrenmek isterdim. Bowie büyük bir Springsteen hayranıydı.

8. "The Jean Genie", 1973
Bowie sıklıkla Mick Jagger'la bir yarışa soktu kendini. Örneğin burada. Onun blues ve r&b'ye yaklaşımına bayılıyorum, o disipline edilmiş swing'ine. Bu parça Smiths için de büyük bir etkilenim kaynağıydı.

Burada da: rockabilly'ye yaklaşımındaki minimalizmine bayılıyorum! Yalnızca iyi bir şarkı yazarı olan yetmiyor, aynı zamanda şarkını bir "disk"in içinde yer alacak hale dönüştürmeyi de bilmelisin, ki bu stüdyo tekniklerine dair bir 'vizyon' ve büyük bir aşinalık gerektiriyor.

10. "Young Americans", 1975
Bu parçanın en can alıcı noktası tonalitenin tamamen canına okuyan o gitar kaydı. Dahice.

11. "Fame", 1975
Bowie'nin bu parçada yüzleştiği ve ortaya koyduğu o dilemmadan büyüleniyorum. Aptal ölmek istemediğini söyleyen bir yetenek.

12. "Warszawa", 1977
Arkadaşım Gavin Friday'le oturma odasında geçirdiğimiz o akşamları hatırlıyorum. Ne anlama geldiğini kavramaya çalışarak "Warszawa"nın bulunduğu albümü (Low) dinliyorduk.

13. "Heroes", 1977
Tüm aşıkların fikrini içinde barındırıyor: yalnız değiliz, dünyaya meydan okuyabiliriz. Ve Robert Fripp tarafından çalınan o müthiş gitar var.

14. "Ashes to Ashes", 1980
Burası Low ve Heroes'un müzikal yeniliğinin daha pop bir tarzda yapıldığı yer. Piyanonun o asit sedasının nasıl elde edildiğini anlamak yıllarımızı aldı, Ama sonunda "Lemon" için onu yeniden ürettik.

Benim yaşamımdan bahseder gibi göründüğü için seçtim bu şarkıyı.


Diğer listeler için tıklayın.
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...