30 Eylül 2009

"Özgür müziğe dokunma!"

MÜ-YAP'ın şikayeti sonrasında 19 eylül cumartesi günü Last.fm ve MySpace'e Türkiye'den erişim engellenmişti. Bunun üzerine pek çok kişi konu hakkındaki tepkilerini dile getirmişti. Ben de sıcağı sıcağına kısa bir yazı yazmıştım bloga. Sonrasında FriendFeed'de pek çok kişi bir araya gelip konu hakkında ne yapabileceğimizi tartıştık ve MÜ-YAP'a yönelik bir "gerilla eylemi" düzenlemeye karar verdik. Konu FriendFeed'deki şu grupta şekillendirildi.



23 eylülden itibaren ise eylemi hayata geçirdik. Hazırladığımız görselleri CD kapaklarının içine koyarak MÜ-YAP'a postalamaya başladık. Yüzlerce "protesto CD'si" postalandığından eminim; çünkü pek çok blogda ve sosyal ağda eylem başarılı bir şekilde yayıldı, insanlar eylemden haberdar edildi.



Bugün Taraf gazetesinde, özel olarak bu eylemi neden yaptığımız, genel olarak ise müzik endüstrisinin "internet çağı"ndaki konumu ve yapmaya çalıştıkları hakkındaki yazım yayınlandı. Yer darlığından birkaç cümle gazetedeki yazıdan çıkarılmış, buraya yazının eksiksiz halini koyuyorum.

"İnternet çağı ve müzik endüstrisi (*)

Bir kültür, eğer doğmuş ve yaşıyorsa ona ne yasalarla, ne yasaklarla engel olabilirsiniz. Kültür canlıdır. İnsanoğlu kültürünü yaşatmayı arzular ve bundan kolay kolay vazgeçmez. Yeni teknolojiler de her zaman yeni kültürlerin ortaya çıkmasını tetiklemiştir.

Son 10 yıldır, internet teknolojileri sayesinde yeni bir kültür ortaya çıktı: Bilgiye, bilime ve sanata erişme, onu paylaşma ve yeniden üretme kültürü. Bu kültürün, 20. yüzyılın alışıldık ticaret biçimini temsil eden her endüstri kolunda bir mücadeleye yol açtığını görüyoruz. Bu alanlardan biri de müzik.

Müzik endüstrisinin bir kısmı bir kültüre karşı koymaya çalışıyor, bir kültürle savaşıyor ve onu öldürmek istiyor. Endüstrinin gelişimini kendi kısa vadeli çıkarlarına kurban eden bazı meslek organizasyonları her teknolojik yenilik sonrasında yaptıkları gibi, bu yeniliğin ardından da iktidar odağı olma güçlerini kullanarak telif haklarının kapsamını genişletmeye çalışıyorlar, başarılı da oluyorlar. Fakat bu sefer karşılarında ciddi bir muhalefet var: Koskoca bir “internet vatandaşları toplumu”, “netdaş”lar. Kültürlerini yaşatmaya kararlı, topluluk haklarını sonuna kadar savunacak insanlar. Yine de müzik endüstrisi paraya ve iktidara sahip olduğu için kulaklarını tıkıyor ve parlamentolar aracılığıyla yasaklarını uygulamaya koyuyor. Ancak internet öyle kolay denetlenebilir bir mekân da değil; yasakları delmek pek de zor olmuyor. Bunun karşısında endüstrinin yaptığı tek şey ise kuralları daha da sıkılaştırmaya çalışmak. Müzik endüstrisine göre sistem yüz yıldır nasıl işliyorsa, aynen o şekilde işlemeye devam etmeli. Peki bu arzu gerçekçi mi?

İnternetle birlikte plak şirketlerinin bir "dağıtım kanalı" olma özelliği büyük bir tehditle karşı karşıya kaldı. Eskiden plak şirketlerine bağımlı olan müzisyenlerin bu bağımlılığı gitgide azalıyor. Müzisyenler MySpace, Last.fm ve benzeri pek çok platform sayesinde kendi müziklerini dinleyicileriyle paylaşıyor ve hem konserleri için yeni hayranlar kazanıyor, hem de kendileri (ya da bağımsız plak şirketleri aracılığıyla) ürettikleri/dağıttıkları albümlerinin promosyonunu yapıyor. Yani internet müzik için yeni bir dağıtım kanalı olma özelliği taşıyor. Doğal olarak onlarca yıldır iş gördükleri klasik sistemi sürdürmeye çalışan müzik endüstrisi için bu bir kâbus!

Müzik endüstrisi bu yeni düzene uyum sağlamayı seçmek yerine, yeni bir teknolojiyi ve yeni bir kültürü reddetmeyi ve baskılamayı tercih ediyor. Müzik yapımcı ve dağıtımcılarının oluşturduğu meslek birlikleri, güçlü lobileriyle tüm dünyada hem hükümetler üzerinde baskı kurarak yeni yasalar hazırlatıyor, hem de her türlü eğme/bükme yöntemlerini işleterek yürürlükte olan yasaları kendi çıkarları lehine kullanıyor. MySpace ve Last.fm'in Türkiye sınırları içerisinde erişime kapatılmış olması da bunun en yeni ve vahim örneklerinden biri.

19 Eylül Cumartesi sabahı her zaman kullandığımız siteler olan MySpace ve Last.fm’e girmek istediğimizde bir uyarıyla karşılaştık. Her iki sitede de kırmızı renkli fontlarla “Bu siteye erişim mahkeme kararıyla engellenmiştir.” yazıyordu. İnternet vatandaşları olarak bu uyarıya alışkındık. Youtube başta olmak üzere pek çok sitede karşımıza çıkan bir yazıydı bu. MySpace ve Last.fm’e erişimin engellenme nedenini araştırdık, karşımıza “telif hakları ihlâli” gerekçesi çıktı. Bu sitelerin kapatılması için dava açan kurum ise Türkiyeli müzik yapımcılarını bir çatı altında toplayan MÜ-YAP’tı.

Üstelik hem MySpace, hem de Last.fm yasal içerik sunan internet siteleri. Mevcut telif yasaları çerçevesinde bile "telif hakları ihlâli" gibi bir durum bu iki site için geçerli değil. Dünyada en sıkı telif yasalarının uygulanmaya çalışıldığı ülkelerde bile bu sitelerle ilgili olarak açılıp da müzik endüstrisinin lehine sonuçlanmış, bu sitelerin “telif haklarını ihlal ettiği” yönünde karar alınmış tek bir dava yok. Fakat Türk yargısı internetin doğasını anlamaktan maalesef uzak olduğundan, uluslararası hukuk kurallarına da aykırı olan bu tip yasaklama kararları Türkiye’de çok kolay bir şekilde alınabiliyor.

Engelleme kararı MÜYAP tarafından “telif hakları ihlali” nedeniyle aldırılmışken, bu kararla birlikte, MÜ-YAP'a bağlı bulunmayan, müziklerini MySpace ve Last.fm üzerinden kendi iradeleriyle paylaşan bağımsız müzisyenlerin eserlerine erişim de engellenmiş oluyor. Yani yapımcılar kendilerine olan talebi artırmak yerine, başkalarının yarattığı arzı adil olmayan bir şekilde kontrol etmeye, onu baskı altında tutmaya çalışıyor. Peki MÜ-YAP'ın amacı ne? Neden yasal siteleri bile engellemeye çalışıyor? Neden bağımsız müzisyenlerin önünü kapamak istiyor?

Çünkü dünya değişiyor, ekonomiler değişiyor, para kazanma yöntemleri farklılaşıyor; fakat MÜ-YAP ve benzeri kuruluşlar kendilerine çok para kazandıran, kendilerini çok güçlü hale getiren bir sistemin yıkılıyor olduğu gerçeğini kabul etmek istemiyor. Bunu yaparken “telif hakları”, “sanatçı emeği” gibi kavramları önümüze seriyorlar.

Aslına bakılırsa “sanatçı emeği”ni umursadıkları yok, umursadıkları tek şey kendilerini güçlü hale getiren bu düzenin olabildiğince devam etmesini sağlamak ve müzik üzerindeki tekellerini, iktidarlarını kaybetmemek. Artık yaşam sürelerinin sonuna geldiklerinin, müzik endüstrisinin işleyiş tarzının değişmek zorunda olduğunun kendileri de farkında; fakat bu değişimi olabildiğince geciktirmenin, o arada da elde edebilecekleri kadar maddi kazanç elde etmenin peşindeler.

Biz internet vatandaşları, yani netdaşlar olarak bunun bilincindeyiz, bu nedenle MÜ-YAP’ın bu son yasaklama girişimini protesto etmek için bir eylem yaptık. Bu eylem internette şekillendirildi; netdaşların ve internet tabanlı sosyal ağların kesinlikle hafife alınmaması gerektiğini gösterdi. 23 Eylül Çarşamba günü MÜ-YAP’a anonim olarak yüzlerce “protesto CD’si” yollamaya başladık. Bu CD’ler için hazırladığımız görselde mesajımız netti: “Özgür müziğe dokunma!”.

Türkiye’nin dört bir yanındaki insanlar internet üzerinden bu protestoya dair bilgileri edindiler ve hala da bu CD’leri yollamaya devam ediyorlar. Bu haberi duymamış olabilirsiniz; çünkü bu eylem alternatif medyalarda çokça ses getirmiş olsa da kitle medyasına pek yansımadı.
Bu eylemi müzik endüstrisinin çıkarlarının, toplumun ve müzisyenlerin çıkarlarıyla uyuşmadığını, endüstrinin toplumun çıkarlarına aykırı hareket ettiğini göstermek ve bir kamuoyu bilinci oluşturabilmek için yaptık.

Lütfen müzik endüstrisinin temsilcilerine inanmayalım, bize yalan söylüyorlar!

(Eylem sürecinde ve sonrasında verdiği her türlü destek için akademisyen-yazar Özgür Uçkan'a teşekkür ediyoruz)."

(*) Taraf, 30 Eylül 2009

Hiç yorum yok:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...