(PJ Harvey şizofreniyle mücadele ederken) |
PJ Harvey'den duymaya alışkın olduğumuz o yakıcı gitarlar, kızgın vokaller, yırtıcı davullar; hepsi uçup gitmiş. Şu an en çok merak ettiğim şey PJ Harvey hayranlarının bu albümü nasıl karşılayacağı.
Albümün açılışında piyanoya vuran parmakların ve peşine eklenen davulların ardından PJ Harvey'in sesini duyuyoruz. PJ Harvey'den duymaya alışık olmadığımız, eskilerden Sibylle Baier ve Vashti Bunyan'ı anımsatan bir vokal tarzı. Hatta sesinin çok yükseklere çıktığı yerlerde Joanna Newsom'ı bile akla düşürebiliyor. Evet, bu albümde PJ Harvey folk yapmış, İngilizlere yaraşır bir folk; ama Gothic Folk mu desem, ne desem bilemedim.
Şarkıların melodik yapıları "hüzünlü" olarak nitelenebilir. Yalnız bu hüzün daha çok ağıtsı, bir miktar epik, ziyadesiyle ürpertici bir hüzün. Hani sevgilinizden ayrıldıktan sonra içki masasına oturup "hüzün yapalım baba" şeklinde meze edebileceğiniz bir şey değil. Alacakaranlık bir hava, ortaçağdan kalma görkemli gotik binalar, geniş yapraklı ve kocaman ağaçlar (Karadeniz Bölgemizde görülür), muhtemelen sonbahar.
Bu albümde elektrik gitarını bir köşeye fırlatmış PJ, hatta akustik gitar bile çok az kullanılmış. Piyanoların sürüklediği, "sahte" üflemeliler ve kemanların atmosfer kattığı, zaman zaman arpın girdiği, davulların ritim aracı olarak değil de orkestranın bir parçası olarak az ve öz kullanıldığı bir albüm White Chalk. Baroque Pop ve Chamber Pop'un karanlık yüzünü gösteren bir albüm. PJ Harvey'in şu ana kadar yayımladıkları arasında en çok beğendiğim albüm.
PJ Harvey - The Devil:
PJ Harvey - Grow Grow Grow:
PJ Harvey - Broken Harp:
PJ Harvey - The Mountain:
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder