Her günkü olağan Bağlarbaşı-Kadıköy seferlerimden bugünkü olağan Bağlarbaşı-Kadıköy seferimi 12 numaralı güzide ve kasacı (zaman zaman güzide ve duran) otobüsümüzle yaparken bir amcaya denk geldim, rast geldim. Bir bahar akşamı değildi hayır, bir bahar akşamı rastlasaydım size, hesap sorardım zaten; "Neden başınızı öne eğdiniz?" diye. Mesele bu değil. Mesele benim meselem, Müslüm abinin meselesi her daim (hercaim ol) benim meselem olmuştur zaten; ama mesele bu da değil (yeminle).
Bir kış öğleden sonrası otobüsünde rastladığım amca en önde oturuyordu; aslında amca değil dedeydi kendisi. Bildiğin dede işte. Bir kış öğleden sonrası otobüsünde rastladığım dede en önde oturuyordu ve otobüsün durduğu her durakta, duraktakilere şöyle bağırıyordu: "Kadıköy Kadıköy, bekleme yapmaz, hemen gider, Kadıköy!"
Daha sonra akşam oldu ve yanmış tereyağı-margarin karışımının (tereyağı yetmedi margarin kondu o yüzden) kokusundan haz aldığımı fark ettim ("Daha sonra akşam oldu" nasıl bir cümledir, ilkokul 1 seviyesinde olduğumu herkese göstermek zorunda mıyım yahu). Evet bildiğin "yanık" tereyağı-margarin karışımıydı bu. Düşündüm sonra; bugün yanmış yağ kokusundan haz alan adamın yarın bindiği belediye otobüsünden dışarıya "Hemen kalkıyor, binen bir pişman, binmeyen bin pişman." diye bağırmayacağı ne malumdu? Aptala ne malumdu hem? Of yaa... Ben kendime söz veriyorum kaç gündür erken uyuycam diye, saati 2-3 ediyorum daha sonra. Biram da bitmiş zaten, hadi iyi geceler.
1 yorum:
Her günkü olağan Bağlarbaşı-Kadıköy seferleri-n-den "o" günkü olağan Bağlarbaşı-Kadıköy seferi-n-i, 12 numaralı güzide ve kasacı (zaman zaman güzide ve duran) otobüsümüzle yaparken bir amcaya denk geldi, rast geldi tolga.
-ya bir değil iki, üç, dört, ondört amcaya denk gelseydi, rast gelseydi tolga? öyle ya...-
Bir bahar akşamı değildi hayır, bir bahar akşamı rastlasaydı size, hesap sorardı zaten; "Neden başınızı öne eğdiniz?" diye. Mesele bu değil. Mesele tolga'nın meselesi; Müslüm abinin meselesi her daim (hercaim ol) -tolganın da- meselesi olmuştur zaten, ama mesele bu da değil.(yeminle).
-evet, öyle diyorsa öyledir, yeminle.-
Bir kış öğleden sonrası otobüsünde rastladığı amca-sı- en önde oturuyordu -tolga'nın-; -üstelik- aslında amca -da- değil, dedeydi kendisi. Bildiğin dede işte.
Bir kış öğleden sonrası otobüsünde rastladığı dede en önde oturuyordu ve otobüsün durduğu her durakta, duraktakilere şöyle bağırıyordu: "Kadıköy Kadıköy, bekleme yapmaz, hemen gider, Kadıköy!"
-evet doğruydu bu, gerçekten böyle bağırıyordu.-
Daha sonra akşam oldu ve yanmış tereyağı-margarin karışımının (tereyağı yetmedi, margarin kondu o yüzden) kokusundan haz aldığını fark etti tolga ("Daha sonra akşam oldu" nasıl bir cümledir, ilkokul 1 seviyesinde olduğunu herkese göstermek zorunda mıydı yahu -şu tolga da, aaa-).
Evet bildiğin "yanık" tereyağı-margarin karışımıydı bu. Düşündü sonra; bugün yanmış yağ kokusundan haz alan adamın yarın bindiği belediye otobüsünden dışarıya "Hemen kalkıyor, binen bir pişman, binmeyen bin pişman." diye bağırmayacağı ne malumdu? Aptala ne malumdu hem? Oftu yaa... Tolga kendine söz veriyordu kaç gündür "erken uyuycam, -erken uyicam, erken uyiicam-" diye, saati 2-3 ediyordu daha sonra. Birası da bitmiş zaten, hadi iyi geceler.
Yorum Gönder