Bundan 1 yıl öncesine kadar ölümle ilgili hiçbir sorunum yoktu. "Ölüp gideriz mınakoim, n'olacak" derdim. En ufak bir tasam bile yoktu bu konuda. Zaten ölümden sonra "yaşam" olduğuna inandığımı söyleyemem (gerçi inanmadığımı da söyleyemem, bilmiyorum, yine de olmaması daha mantıklı geliyor sanki). Diyeceğim odur ki, "ölüm mölüm bize komaz" modundaydım.
Son bir yıldır -artık yaşlanıyor olmamın etkisi midir, onu bilemeyeceğim ama- bu konuda daha çok düşünmeye başladım. Son birkaç haftadır ise tek düşüncem şu: Ölümden sonra yaşam yoksa bile, müzik olsun. Hatta eğer ölümden sonra müzik varsa, 10 dakika sonra ölsem bile sorun olmaz.
Farkındayım, çok klişe durumlar bunlar. Aman da müzik çok güzel bir şeymiş, onu korumalıymışız, ölümden sonra bile yanımızdan ayırmamalıymışız falan. Ama ne yapayım? Böyle hissediyorum. "Böyle klişe klişe şeyler hissetme götoğlanı!" mı diyeyim kendime? Diyorum da, kâr etmiyor ki.
Tabii bu düşünceler dinlediğim her bok için geçerli değil. Fakat öyle şarkılar var ki, onları yalnızca sınırlı bir süre için sınırlı sayıda dinleyebileceğim aklıma geldikçe çıldırayazıyorum. "Kıt kaynakların etkin kullanımı" aldatmacasına da kanmıyorum. "Adaletin bu mu dünya?!" diyorum, mala bağlıyorum. Zaten o şarkılar bu dünyadan değilmiş gibi de geliyor, ulan üç beş ses, üç beş enstrüman bir araya gelince bir insan bu kadar mı zevk alır. Rasyonel değil abi. Rasyonaliteyi sikeyim zaten.
Eğer varsa Tanrı'ya sesleniyorum: "Hacı, oralarda DJlik pozisyonu falan varsa çalışırım bak sabah akşam, değerlendirmeni ona göre yap, şu kulunu üzme."
Başlıktaki sorumuzu tekrarlayalım, repeat after me:
- Is there music after death?
- God only knows.
4 yorum:
Hangi şarkılar onlar?
::) ilk sözcüğünden son sözcüğüne kadar katılıyor ve aynı şeyleri hissediyorum seninle.
yes, there is.
aslında ölünce biz müziğe dönüşsek?
Yorum Gönder