23 Aralık 2011
Şarkı: Fabrizio De André - Andrea (1978)
5 Aralık 2011
Albüm: Franco Battiato - Fetus (1972)
Sicilyalı müzisyen Franco Battiato'nun 1972 tarihli ilkalbümü Fetus - Ritorno al Mondo Nuovo (Fetüs - Yeni Dünyaya Dönüş) gerçekten ilginç bir albüm. İçinde elektronik müzikten avangarda, progressive rock'tan folk'a ve pop melodilerine kadar her çeşit müzik türünün izlerini bulmak mümkün. Buna rağmen çokça bütünlüklü, ve deneyselliği güzelliğine güzellik katıyor.
Albümün kartonetinde Battiato'nun bir notu var: "Bu albüm Aldous Huxley'e ve onun eserlerine adanmıştır," diyor. Sözlerinde de, bazı bazı, Huxley'in eserlerine göndermeler içeriyor. Şarkı isimlerinin neredeyse tamamı genetik bilimiyle bağlantılı terimler. Albüm bir konsepti takip ediyor. İlk şarkılarda sözlerin sonradan bilimkurgusal bir yön izleyeceğini anlayamıyorsunuz, bir insanın dünyaya geliş hikâyesinden söz edildiğini düşünüyorsunuz. Fakat sonradan sürreel öğeler artıyor ve ilginç bir yöne taşıyor albümü, yıldızlararası seyahate kadar.
Şarkılar temel ve ayırt edilebilir armonilerle örülü oldukça melodik bir yön izliyor. Albümü devrimci yapan şey ise düzenlemeler. EMS VCS3 isimli analog synthsizer'ın ilk kullanımlarından biri bu albümde yer alıyor (üstelik Brian Eno'dan -Roxy Music- daha önce!). Çalanlar ise Battiato ile birlikte Milanolu deneysel müzisyen Roberto Cacciapaglia. Onlara Riccardo Pirolli'nin akustik gitarı eşlik ediyor.
1. Fetus (Fetüs)
Non ero ancora nato
Che già sentivo il cuore
Che la mia vita
Nasceva senza amore
Mi trascinavo adagio
Dentro il corpo umano
Giù per le vene
Verso il mio destino
***
Henüz doğmamıştım
Ki yine de hissediyordum kalbimde
Hayatımın
Aşk olmadan doğuyor olduğunu
Sürükleniyordum yavaşça
İnsan bedeni içine
Damarlardan aşağıya
Kaderime doğru
2. Una cellula (Bir hücre)
Cambieranno le mie cellule
E il mio corpo nuova vita avrà
Le molecole che ho guaste
Colpa dell'ereditarietà
Sarò una cellula
Fra motori
Come una cellula
Vivrò
Viaggeremo più veloci della luce
Intorno al sole
Come macchine del tempo
Contro il tempo che non vuole
Sarò una cellula
Fra motori
Come una cellula
Vivrò
***
Değişecek hücrelerim
Ve bedenim kavuşacak yeni hayata
Sahip olduğum zarar görmüş moleküller
Kalıtımın hatası
Bir hücre olacağım
Dişliler arasında
Bir hücre gibi
Yaşayacağım
Yol alacağız ışıktan daha hızlı
Güneşin etrafında
Zaman makineleri gibi
İstemeyen zamana karşı
Bir hücre olacağım
Dişliler arasında
Bir hücre gibi
Yaşayacağım
3. Cariocinesi (Çekirdek bölünmesi)
Un nucleo si divide
E due sono le vite
E quattro e otto ancora
In giusta progressione
Processo di magia
Processo forse cieco
O forse illuminato
Da memoria senza passato
Un nucleo si divide
L'errore lo interrompe
E dentro il meccanismo
Un velo che si chiama caso.
***
Bir çekirdek bölünüyor
Ve orada iki yaşam
Ve dört ve sekiz şimdiden
Doğru bir ilerleyiş
Sihirli bir süreç
Belki kör bir süreç
Ya da belki aydınlık
Geçmişi olmayan bir anıdan
Bir çekirdek bölünür
Bir hata onu kesintiye uğratır
Ve mekanizmanın içinde
Kader adı verilen bir bahane
4. Energia (Enerji)
Ho avuto molte donne in vita mia
E in ogni camera ho lasciato qualche mia energia.
Quanti figli dell'amore sprecato io,
Racchiusi in quattro mura, ormai saranno
Spazzatura.
Se un figlio si accorgesse che per caso
È nato fra migliaia di occasioni
Capirebbe tutti i sogni che la vita dà
Con gioia ne vivrebbe tutte quante le illusioni.
Quante lacrime ho strappato senza mai piangerci su,
Quante angosce ho provocato per godere un po' di più,
Quante frasi false ho detto quante strane verità
Per fare sul mio metro questa personalità.
***
Hayatımda çok kadın oldu
Ve her odada bıraktım bir kısmını enerjimin.
Ne kadar da çok aşk çocuğunu harcadım ben,
Dört duvar arasında, onlar herhalde artık
Çöptür.
Eğer bir çocuk fark ederse şans eseri
Binlerce olasılıktan yalnızca biri olarak doğduğunu
Hayatın sunduğu tüm düşleri anlayabilir
Bütün o illüzyonları neşeyle yaşayabilir.
Ne kadar çok gözyaşı döktüm, hiç ağlamadan
Ne kadar çok acıya sebep oldum, biraz daha eğlenebilmek için
Ne kadar çok yanlış söz söyledim, ne kadar tuhaf gerçek
Ölçmek için bu kendi kişiliğimi.
5. Fenomenologia (Fenomenoloji)
È incerto il processo mentale,
La voce è marmo e cemento
E vivo malgrado me stesso...
Difficile attuare il controllo,
Attorno i miei occhi c'è nebbia,
I contorni si fanno imprecisi...
Ho già scordato la mia dimensione
E forze sconosciute mi strappano da me...
L'esotomia, l'ibm-azione,
De-cloro-de-fenilchetone,
Essedi-etilizzazione
Han dato vita
Alla programmazione.
x1 = A*sen (ωt), x2 = A*sen (ωt + γ)
***
Zihinsel süreç belirsiz
Ses, mermer ve çimentodan
Ve yaşıyorum, kendime rağmen...
Kontrolü sağlamak zor,
Gözlerimin etrafı puslu,
Sınırlar müphem...
Boyutlarımı unuttum bile
Ve bilinmeyen güçler beni kendimden ayırıyor...
Ezotomi, ibm-hareketi,
Fenilketon klorür,
Etilizasyon, [bu kısımlardaki sözlerin bazıları hiçbir dilde yok, Battiato uyduruyordu, ben de uydurarak çevirdim]
Bu programlamaya hayat veriyorlar.
x1 = A*sen (ωt), x2 = A*sen (ωt + γ)
6. Meccanica (Mekanik)
Meccanici i miei occhi
Di plastica il mio cuore
Meccanico il cervello
Sintetico il sapore
Mechaniche le dita
Di polvere lunare
In un laboratorio
Il gene dell'amore.
***
Gözlerim mekanik
Kalbim plastik
Beynim mekanik
Tat sentetik
Parmaklar mekanik
Ay tozundan yapılma
Bir laboratuvarda
Aşk geni.
7. Anafase (Anafaz)
Varcherò i congini della terra
Verso immensità...
Sopra le astronavi
Verso le stazioni interstellari
Viaggerò...
***
Aşacağım sınırlarını yeryüzünün
Sonsuzluğa doğru...
Uzay gemilerinin üstünde
Yıldızlararası istasyonlara doğru
Seyahat edeceğim...
8. Mutazione (Mutasyon)
Millenni di sonno mi hanno cullato
Ed ora ritorno. Qualcosa è cambiato
Non scorgo segnale che annunci la vita
Eppure l'avverto ci son vibrazioni.
Che cosa vedranno tra poco i miei occhi
Magari saranno dei corpi di pietra
Li sento arrivare, li sento arrivare...
***
Binlerce yıllık uyku salladı beşiğimi
Ve şimdi dönüyorum. Bir şeyler değişti
Hayat belirtisi yok
Yine de fark ediyorum ki, titreşimler var
Gözlerim ne görecek az sonra
Belki taştan mamûl vücutlar
Geldiklerini hissediyorum, geldiklerini hissediyorum...
3 Kasım 2011
Franco Battiato - Fetus
Albümün kartonetinde Battiato'nun bir notu var: "Bu albüm Aldous Huxley'e ve onun eserlerine adanmıştır" diyor. Sözlerinde de, bazı bazı, Huxley'in eserlerine göndermeler içeriyor. Şarkı isimlerinin neredeyse tamamı genetik bilimiyle bağlantılı terimler. Albüm bir konsepti takip ediyor. İlk şarkılarda sözlerin sonradan bilimkurgusal bir yön izleyeceğini anlayamıyorsunuz, bir insanın dünyaya geliş hikâyesinden söz edildiğini düşünüyorsunuz. Fakat sonradan sürreel öğeler artıyor ve ilginç bir yöne taşıyor albümü, yıldızlararası seyahate kadar.
Şarkılar temel ve ayırt edilebilir armonilerle örülü oldukça melodik bir yön izliyor. Albümü devrimci yapan şey ise düzenlemeler. EMS VCS3 isimli analog synthsizer'ın ilk kullanımlarından biri bu albümde yer alıyor (üstelik Brian Eno'dan -Roxy Music- daha önce!). Çalanlar ise Battiato ile birlikte Milanolu deneysel müzisyen Roberto Cacciapaglia. Onlara Riccardo Pirolli'nin akustik gitarı eşlik ediyor.
Albüm biri İtalyanca diğeri İngilizce olmak üzere iki versiyon halinde kaydedilmiş. Ancak İngilizce versiyon 1999 yılına kadar günışığına çıkmamış. Albümün kapağında yer alan "fetüs" ise Gianni Sassi'ye ait bir dizayn. O döneme göre o kadar şoke edici ki pek çok müzik dükkânı, plağı raflarında sergilemeyi reddediyor.
Şarkılara ve şarkı sözlerinin Türkçelerine geçmeden önce birkaç not daha eklemek istiyorum: Fenomenologia isimli şarkı x1 = A*sen (ωt), x2 = A*sen (ωt + γ) formülüyle kapanıyor. Bu kısım albümün temasının matematiksel ifadesi olarak kabul edilebilir. Aslında bu iki matematiksel ifade, aynı grafik üzerinde gösterildiği takdirde, aynı boyuta sahip fakat bir gamma birimiyle fazlandırılmış iki sinüs eğrisini temsil ediyor; ki bu DNA sarmalının iki boyutlu gösterimi anlamına geliyor (işte albümün ana teması). Meccanica isimli şarkının sonunda ise Apollo 11 ekibinden Neil Armstrong ve Edwin Aldrin'in, ve dönemin ABD başkanı Richard Nixon'ın konuşmaları duyuluyor.
1. Fetus (Fetüs)
30 Ekim 2011
Calvino ve iç gözlem(sizlik)
"Psikolojiden, duygu analizinden ve iç gözlemden özellikle etkilenmeyen benim gibi yazarlara, o iyi işlenmiş bir bireyselliğe sahip karakterlerin baskın olduğu eserler yazanlara ya da insan ruhunun derinliklerini araştıranlara açılandan daha az geniş olmayan ufuklar açılıyor. Beni ilgilendiren şey insanın kendisini içine saplanmış halde bulduğu o mozaik: ilişkiler oyunu, halının arabesk motifleri arasında keşfedilmeyi bekleyen figür. O halde, tüm gözeneklerden insanlık sızdırmak için herhangi bir çaba göstermesem de, insandan kaçmadığımı zaten biliyorum."
26 Şubat 2011
Şarkı: R.E.M. - Überlin (2011)
Aradan birkaç gün geçti, yağmurlu bir Trento akşamında radyolar arasında dolanıyorum. Yeniden duydum bunu: "Hey now, take your pills, hey now, make your breakfast, hey now, comb your hair and off the work". Google koştu yardımıma, yeni R.E.M. 45liklerinden biriymiş.
Kimi bu şarkı için "R.E.M.'in karakteristik özelliklerini çok iyi bir şekilde yansıtıyor," derken, kimi de "Artık kendi kendilerinin parodisi mi oldular, nedir?" şeklinde olumsuz yaklaşıyor. Ben kendimi birinci grubun içine koymakta bir beis görmüyorum. Evet, özellikle 90lar başı R.E.M. şarkılarından bazılarına çokça benziyor, ama benim için eksi bir puan değil ki bu? Benzesin, R.E.M.'den istediğim müziğin gidişatını değiştirmesi değil; R.E.M. her zaman olduğu gibi kalabilir ve her yeni şarkısıyla bizi kendine daha çok bağlayabilir.
Şarkıda hem ilk dönem R.E.M.'inin akustik jangle popunu, hem Automatic for the People döneminin ufak deneyselliklerini, hem de Up döneminin elektronik izlerini bulmak mümkün. Ne güzel işte, daha ne istiyorsun R.E.M.'den?
6 Şubat 2011
Devrim
Başlangıç en iyi zamandır. Her şeyin olası göründüğü, her şeyin aydınlandığı an. Diktatörün gece yarısı eşi ve çocuklarıyla kaçıp havaalanına doğru koştuğu an. O, bu kadar hızlı bir şekilde kaçınca neden daha önce kimsenin bunu düşünmediğine dair bir soru düşer akıllara: Her rejim korku üzerine kuruludur, ama çoğunluk olunduğunda korku geçer gider. Çok devrim görmedik. Gördüğümüz az sayıdaki devrim de genellikle kötü bir şekilde sonuçlandı: Sözlerin tutulma zamanı geldiğinde, işi bilen kurnaz tilkiler avlandıkları yere geri dönmelerine yarayan bir arka kapı bulduklarında. "Batılı liberallerin ikiyüzlülüğü sözün bittiği yerdir", diyor Slavoj Žižek, "toplum önünde hep demokrasiyi desteklediklerini söylediler, ama şimdi insanlar din adına değil seküler bir özgürlük ve adalet talebiyle tiranlara karşı ayaklandığında görüyoruz ki kaygılanıyorlar. Neden kaygı duyulsun? Neden özgürlüğün galip gelebileceği bu durumda sevinç duyulmasın?". Belki bu devrimlerin diğer benzerlerine çokça rastlayamayacağız. Gelin de bugünlerde onlara yakın duralım.
Giovanni De Mauro
Internazionale, Sayı 883 (4-10 Şubat 2011)
Türkçeye çeviren: Tolga D.
5 Şubat 2011
Mısırlı Kardeşim
8 Ocak 2011
Ücret artışı talebinde bulunmak için servis şefine yanaşma sanatı ve biçimi
Orijinal adı L'Art et la manière d'aborder son chef de service pour lui demander une ugmentation olan bu metni Perec 1968 yılında kaleme almış ve metin L'Enseignement programmé dergisinde yayımlanmış. Bir kitap haline getirilişi Fransa'da 2008'i bulmuş, 2009'un sonlarında da İsmail Yerguz'un Türkçe çevirisi yayımlanmış. İyi olmuş bence.
Perec bu Oulipo metnini bir şemadan yararlanarak yazmış. Şema, ücret artışı için servis şefinize gittiğinizde başınıza gelebilecek olasılıkları içeriyor, tabii Perec bunları anlatırken her türlü oyuna da başvurmuş.
Diyelim sabah gidiyorsunuz şefiniz himmet beyin odasına çalıyorsunuz kapısını yerinde mi değil mi yerinde değilse kapısının önünde bekleyebilirsiniz ki bu pek hoş bir davranış olmaz koridorda da dolaşıp durabilirsiniz ama bunun yerine meslektaşınız saniye hanımın odasına gidip onunla konuşabilirsiniz biraz ama onunla konuşmak için de bilmeniz lazım keyfi yerinde mi değil mi keyfi yerinde değilse kaçın uzaklaşın oradan keyfi yerindeyse şefiniz odasına dönene kadar biraz konuşabilirsiniz saniye hanımla ama o arada şefiniz döndüğü halde onu kaçırma olasılığı da söz konusu olabilir yine de başka çareniz yok saniye hanımla konuştuktan sonra yeniden gidiyorsunuz şefiniz himmet beyin odasına çalıyorsunuz kapısını yerinde mi değil mi yerinde değilse kapısının önünde bekleyebilirsiniz ki bu pek hoş bir davranış olmaz koridorda da dolaşıp durabilirsiniz ama bunun yerine meslektaşınız saniye hanımın odasına gidip onunla konuşabilirsiniz biraz daha ama onunla konuşmak için de bilmeniz lazım keyfi yerinde mi değil mi biraz önce uzun uzun konuşup keyfini kaçırmışsanız keyfi yerinde değildir o halde yapılacak en mantıklı davranış bütünü sizi kullanan örgütlenmenin tümünü ya da bir parçasını oluşturan servislerden bazılarını dolaşıp durmaktır şu noktada.
Perec, metin boyunca olası bütün durumları değerlendiriyor ve buna göre yapmanız gereken her şeyi size söylüyor, "çizgisel bir metin" üretmek istediği için sıkça aynı şeyleri tekrar da ediyor, başa dönüyor ve olasılıkları yeniden gözden geçirip o "çizgi"yi yeniden oluşturuyor; fakat bu tekrarlar sırasında her seferinde yeni bir söz oyunu, yeni bir espri katarak okuma sürecini zevkli bir hale getiriyor. "Olası bütün durumları değerlendiriyor" derken gerçekten bunu kast ediyorum, servis şefinize ücret artış talebinde bulunmak için gittiğiniz gün cumaysa ve şefiniz sabah gittiğinizde sizin öğleden sonra gelmenizi istemişse, o gün balık ya da yumurta çıkmış olabilir yemekhanede. Eğer balık çıkmışsa şefinizin boğazına kılçık takılma olasılığı var, o halde o gün yemekten sonra şefinizin yanına gitmeniz pek doğru bir davranış olmayabilir, boğazına takılan kılçık sonrası keyfi pek yerinde olmayacaktır. O günkü menüde yumurta olması da yumurtaların bozuk olma olasılığını gündeme taşır. Fakat meraklanmayın, her olasılık için ne yapmanız gerektiğini Perec çok net bir şekilde anlatıyor, tüm yapmanız gereken Perec'i dinlemek ve ona göre davranmak. Şefinizin kızlarından birinin ya da ikisinin ya da üçünün ya da dördünün birden kızamığa yakalanmış olma ihtimali de var mesela, şefinizin yüzünde kızarıklıklar görüyor musunuz? Görmüyor olsanız bile kızlarından herhangi birinin kızamık şüphesi varsa 40 gün boyunca ona yaklaşmayın, 40 gün sonra yeniden denersiniz.
Kendi söylediğine göre "okunabilirliği olmayan bir metin" yaratma derdi de varmış Perec'in burada, bu nedenle tüm o "çizgiselliğin" yanına bir de hiçbir noktalama işareti kullanmamayı katmış 60 sayfa boyunca. Ne yazık ki "okunabilirliği olmayan bir metin" yaratma konusunda pek de başarılı olamamış Perec, aksine 1-2 saat içerisinde keyfini çıkara çıkara okuyabileceğiniz akıcı bir metin çıkmış ortaya. Bu "rehber"i okuduktan sonra hala maaşınıza zam alamamışsanız istifa edin bence.