29 Aralık 2006

Soğan Yüzüğü

Birisiyle sözlenince söz yüzüğü, nişanlanınca nişan yüzüğü, evlenince evlilik yüzüğü falan takarız ya. Birisiyle soğanlanınca da soğan yüzüğü takmalıyız o zaman.

Sponsored by McDonalds.

21 Aralık 2006

Unsound Records


Size neredeyse kimsenin bilmediği bir indie plak şirketinden, Unsound Records'dan bahsetmek istiyorum.

Unsound Records asıl olarak bir Gabe Blair projesi. Zaten Unsound Records'un yayımladığı/yayımlayacağı (şimdilik) dört grubun ikisinde müzisyen olarak Gabe Blair'in de parmağı var.

The Pages
The Pages, Unsound Records'un üzerinde çalıştığı ilk proje/yayımladığı ilk grup. 15 Haziran 2005'te yayımlanan Creatures of the Earth adlı bir EP/Mini Album'leri var. The Pages'ın oldukça geçmişe referanslı bir müziği var. En harika şarkıları Creatures of the Earth. İki gitar, iki vokal, bir bas ve bir davuldan oluşan gayet klasik bir dizilimle nefis işler çıkarıyorlar. Garaj, Psychedelic ve Country/Folk etkiler had safhada. The Kinks'i, bayıldığım mod grup The Action'ı, zaman zaman Neil Young'ı andıran sada ve melodilerini çok güzel armoni vokallerle süslüyorlar. Sayfalarından üç tane şarkıları indirilebiliyor.

Bu adamların müziğini duyduğumda çok beğenip albümlerini getirtmiştim, çünkü dosya paylaşım programlarında bulunamıyorlar pek. En azından ben indirilebilen üç şarkısı dışında henüz rastlamadım. Söz konusu üç şarkıyı beğenenler başka şarkılarını da dinlemek isterse bir şekilde ulaştırabilirim, ya da üşenmezsem hepsini tek tek upload ederim bir yerlere. Bu adamların 2005'te yayımlanan en güzel müziklerden bir kısmını yaptığını rahatlıkla söyleyebilirim.

Ama kötü bir haber: Artık The Pages yok. The Pages'ın iki esas oğlanından biri olan Gabe Blair, kardeşi ve birkaç kişiyle birlikte Eaglekin diye bir grup kurdu, onlarla takılıyor. Diğer adam Grant Orsborn ise The Morning Pages adıyla yoluna devam ediyor.

Hanner
Hanner, Johanna Wright'ın tek kişilik projesi. Johanna Wright, yıllardır resimle uğraşıyormuş; müzik de yapabildiğini görünce müzik yapmaya karar vermiş. İyi ki de buna karar vermiş, bir gitar ve ukuleleyle gayet güzel işler çıkarıyor. New Weird America denen tarza yakın bir folk müzik yaptığı söylenebilir. The Pages gibi Hanner'ın müziği de bana aynı şeyi yaptırdı; hiçbir yerde bulamadığım için gittim CD'sini getirttim. Unsound Records'un sitesinden Hanner'ın üç şarkısı indirilebiliyor: Evidence, Mt. Saint Helens ve Psychic. Bunlar arasında özellikle Psychic ve Mt. Saint Helens gerçekten nefis.

Hanner'ın albümü No Guts, No Gravy 1 Kasım 2005'te yayımlanmış. Albümün bütün artworkJohanna Wright'ın elinden çıkmış. Zaten Unsound Records'un şu ana kadar yayımladığı tüm albümlerin artwork'leri ona ait. Çok güzel, çocuksu ve eğlenceli çizimleri var. Müzikleri de çok tatlı zaten.


The Diminisher
Daha birkaç hafta önce haberdar olduğum bir Unsound Records grubu. Asıl olarak David McDonnell'ın projesi. Snail Song'a aşık olduğumu söyleyebilirim. Elephant 6 gruplarına yakın bir müziği var The Diminisher'ın. Zaten işe ilk başladıklarında davulcuları Neutral Milk Hotel'in davulcusu Jeremy Barnes'mış. Tuşlu çalgılar (piyano, klavsen, org vs.), davul ve bastan oluşan müzikleri Neo-Psychedelia sularında yüzüyor. İlla benzetme yapmak gerekirse yeni dönemden Beulah, The Apples in Stereo, The Essex Green gibi gruplara; eskilerdense biraz Left Banke'e, biraz Love'a, biraz The Beatles'a, belki biraz da The Zombies'e benzetmek mümkün.

Daha yeni keşfettiğim için bende de siteden indirilebilen üç şarkı dışında herhangi bir şarkıları yok. Ama bu gidişle sanıyorum olacak. Diğer şarkıları da çok güzel ama özellikle Snail Song'a dikkat kesilmeli diyorum.

Eaglekin
Eaglekin, The Pages'dan Gabe Blair ve kardeşinin yeni projesi. Unsound Records'un sitesinde herhangi bir şarkıları yüklü değil henüz. Bir albümleri de yok. Ama myspace'leri var: http://www.myspace.com/eaglekin

Eaglekin'in de oldukça Psychedelic bir müzik yaptığını söyleyebilirim. Psychedelic ve Folk/Rock öğelerini Indie potasında güzelce birleştirmişler. The Pages'ın daha bir Indie yanında olan Gabe Blair'in Creatures of the Earth albümündeki Robot şarkısına yakın işleri var. Onlardan da yakında bir EP, bir albüm, ne bileyim bir şeyler bekliyorum işte.

The Morning Pages
Madem Unsound Records'dan ve The Pages'dan bu kadar övgüyle bahsettim, The Morning Pages'ın adını anmadan olmaz. The Pages'ın iki "ego"sundan biri olan Grant Orsborn'un The Pages dağıldıktan sonra kurduğu grup bu. Grubun Unsound Records'la herhangi bir organik bağı olmasa bile, The Pages bağlantısı ve yaptıkları müzik onlardan söz etmek için yeter de artar bile. The Pages'ın daha bir Folk/Rock tarafında olan Grant Orsborn'un The Morning Pages'la yaptığı müzik de o yönde seyrediyor. Psychedelic ve Indie süslü bir Folk/Rock. Bir Neil Young, bir Buffalo Springfield, bir The Flying Burrito Brothers havası almıyor değilim. Grant'in sesi Neil Young'a epey benziyormuş be... Onların da myspace'i var: http://www.myspace.com/themorningpages

Umarım Unsound Records'u ve bütün bu bahsettiğim grupları seversiniz.

The Pages - Creatures of the Earth
The Pages - Such a Beautiful Dream
The Pages - At the End of the Night
Hanner - Psychic
Hanner - Mt. Saint Helens
Hanner - Evidence
The Diminisher - Snail Song
The Diminisher - A Subtle Sign
The Diminisher - Trainstation





18 Aralık 2006

Albüm: Joanna Newsom - Ys

[Drag City; 2006]

Y(e)s!

Birisine Joanna Newsom dediğimde iki tarz tepki alıyorum; ya onu çok seviyorlar, ya da neredeyse nefret ediyorlar. Tabii üçüncü tip tepki olan “o kim?”in sözünü bile etmiyorum burada.


Joanna Newsom solo çalışmalarına başlamadan önce The Pleased’in klavyelerini çalıyormuş, bir dönem Golden Shoulders’la çalışmış, bir de Deerhoof’tan Greg Saunier ve Hella’dan Zach Hill’le birlikte Nervous Cop isimli bir projeye destek vermiş. Adını tek başına duyurması ise 2002 yılında yayımladığı Walnut Whales EP’sine denk geliyor. Bu EP’deki şarkıların çoğu 2004 tarihli Joanna Newsom ilkalbümü The Milk-Eyed Mender’da da (farklı düzenlemelerle) yer almıştı. The Milk-Eyed Mender, Joanna Newsom’ın ciddi anlamda tanınmasını ve insanların ya onu çok sevmesini ya da ona gıcık olmasını sağlayan kayıt.

İnsanlar onunla alay ettiği için çok uzun süre boyunca sesini kullanmaktan çekinen Joanna Newsom daha sonra bu kararını değiştirmiş; iyi ki de değiştirmiş. Newsom’ın sesi bir çocuk gibi çıkıyor; zaman zaman çığlığımsı, detone, kırık ve çatlak sesler çıkaran bir çocuk gibi. Bu durum özellikle ilk albüm The Milk-Eyed Mender ve daha öncesinde yayımladığı EP ve 45’liklerde çok belirgin. 13 Kasım 2006’da yayımlanan yeni albümü Ys’de ise (“ease” şeklinde telaffuz ediliyormuş) sesini daha kontrollü kullanmış, eskisi kadar çatlamıyor ve çınlamıyor. Ama bunu olumlu ya da olumsuz bir anlamda söylemiyorum, bana kalırsa sesinin her hali gayet güzel ve büyülü. Sesinin yanına ana enstrümanı olan arpın büyüsünü de kattığınızda acayip bir huzur hissiyatına büründürüyor insanı, ki ben bu hissiyata “vanilyalı çay hissiyatı” diyorum kendimce.


Joanna Newsom’ın ilk albümü The Milk-Eyed Mender’daki şarkıların melodik yapısı bildiğimiz popüler şarkı yapısına çok uygundu. Bu şarkılar; kıtaları, nakaratları, ara nağmeleri, süreleri vesaireleriyle pop şarkısı yapısındaydı. Albümün enstrümantal altyapısı ise oldukça sadeydi. Genellikle arpın, zaman zaman elektrikli piyano ya da klavsenlerin sürüklediği şarkılardı bunlar. Sanırım Peach, Plum, Pear hala en sevdiğim Joanna Newsom şarkısı.


Yeni albüm Ys ise ilk albüme oranla oldukça farklı. İlk albümdeki, süreleri 2 ila 6 dakika arasında değişen şarkılar yerlerini en kısası 7 dakika 17 saniye, en uzunu ise 16 dakika 53 saniye olan şarkılara bırakmış. Üstelik yanına Van Dyke Parks gibi bir deha ve ustayı almış JoannaVan Dyke Parks orkestrasyonları şarkılara farklı bir güzellik ve derinlik katmış. Bunun yanında albümün teknik ve müzikal altyapısında Steve Albini ve Jim O’Rourke gibi isimlerin de emeği var.


Joanna Newsom bize daha önceki çalışmalarında olduğu gibi yine öyküler, masallar anlatıyor. Ama bu sefer uzun uzun anlatıyor. Söz yazmadaki, sözcük oyunlarındaki ve alegorideki yeteneğini daha da ön plana çıkarıyor. Anlattığı hikayelerin yaşamından süzülen hikayeler olduğunu, albümün kayıtlarına başlamadan önceki son yılında çok önemli dört olay yaşadığını ve bunları daha kısa bir şekilde anlatamayacağını söylüyor kendisiyle yapılan bir söyleşide. Albümdeki şarkıların uzunluğunu buna bağlıyor. Tabii ki o masalımsı anlatımında bu gerçek hayat öykülerini bulmak bizim için o kadar da kolay olmuyor.

Şarkıların uzunluğu, Joanna Newsom’ın müziğinin melodik yapısını da yoğun bir şekilde etkilemiş. Kulağı yakalayan bir melodi üzerinde giderken, birdenbire uzaklara açılıveriyor, bizi farklı yerlere sürüklüyor. Derken bir anda yeniden asıl temaya dönüveriyor. Bu açılıma kemanların, akustik ve elektrik basların, orkestra flütlerinin etkisi de çok büyük.

Beş adet “masalsı şarkı”dan oluşan Ys, ve genel olarak Joanna Newsom’ın müziği, pek çok referans içerse de son derece kendine özgü. Bu kendine özgülük, 1982 doğumlu bu insandan daha yıllar boyu çok güzel şeyler dinleyeceğimizin de habercisi.


13 Aralık 2006

Determama

Sevgili günlük,

Sana bugün yaptığım bir salaklığı anlatmak geldi içimden. Salaklık yapmadığım bir gün olduğunu sanmıyorum; ama hepsini de seninle paylaşamam değil mi günlük?

Çamaşır makinem mutfakta duruyor. Hal böyle olunca mutfaktaki raflardan birinde de deterjan duruyor. Hemen önün üstündeki rafta da Köfte'nin maması (Köfte bizim kedimizdir -İbo "Asena bizim kedimizdir." der de ben böyle bir cümle kuramaz mıyım yani).

Bu akşam eve döndükten sonra şuna bir mama vereyim dedim. Gittim mutfağa, rafa uzandım, elime aldım mama sandığım şeyi. Mutfaktan çıkıp köftenin mama kabına doğru yöneldim, eğildim, paketin içindekini boşaltmak üzereydim ki elimdeki şeyin bildiğin Omo Matik paketi olduğunu fark ettim (sen iyi bilirsin günlük, o yüzden "bildiğin" dedim)... Zehirliycektim kediyi be.

Hamiş: Köfte'yi zehirleseydim beni döver miydin Gökçe?

6 Aralık 2006

Seven Kıskanır

Dünyanın en sıkıcı işi olan bankacılıktan biraz olsun zevk almak için maymunluklar yapmaya başladım.

Mesela bugün çocuğu için hesap açtırmaya bir kadın geldi: "Benim 15 yaşında bir oğlum var." dedi. Ben de "Benim de henüz üç yaşında bir kardeşim var, evet buyrun." dedim.

Eğleniyorum kendimce.
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...